18 Aralık 2010 Cumartesi

Akılsız Başım

Neden senin bütün cezanı ayaklarım çekiyor. Ahh akılsız başım benim. Artık senin yüzünden koşuşturmaktan, beklemekten, ıslanmaktan yoruldu bu ayaklar. Artık gitmek istemeyecekler senin götürdüğün hiçbir yere. Ama yok onlar senin gibi değil. Ne desen "he" diyecekler. Yazık değil mi onlara.

Ah akılsız başım bir kez olsun güldür şunları diye ağlanıp dururum. Bugün akılsız sıfatı kalkmıştı ortadan sanki sabah bir çift yün çorapla ödüllendirilen dingin ayaklar. Akşama kadar bir  o yana bir bu yana koşturmadı da. Sakince oturdular efkarlı şarkılar duydular. Hiç yorgun değillerdi. Başımda akılsız değildi. Ama bu sefer ayaklarım dingin başım yorgundu.

Yorgundu  sorulardan, sorgulardan. Bitmişti arayışlardan. Kaç zamandır küskündü bu hayata. Bu kez ayaklar aldı götürdü onu. Sabah aldığı o hediyenin bir anlamı olmalıydı. Belki koşuşturmaktan yoruluyordu ama böyle beklediği zaman sıcak yün çorapların içinde hiç bir şey yapmadan. Bir kere buna alışık değildi. İkincisi bu akılsız kafayı seviyordu. Az yok tepmedi onunla. Bu kez akılsız ayakların peşinde takıldı yorgun kafa.

Kendisini boğazın kenarında çay bahçesinde gördü en son. Ayakların canı çıkmıştı yine ama biraz olsun rahatlatmıştı o kafayı onun sevinci de katıldı yün çorapların içine.

Akşam eve gelindiğinde ayaklar şişmiş bir vaziyette attılar kendini içeri. Kafa ise bir rahatlık içinde kuruldu koltuğa. Ayaklar şişmiş ama sevinçli. Kafa dingin ve umutlu.

"Kafa şişer, ayaklar yorgundur. Ayaklar şişer kafa olgundur."

Haydi Miskinim selametle. Zuihitsu'ya teşekkürler.

3 yorum:

Karōshi dedi ki...

Hahhaha:) kendiliğinden mim olmuş bu :) çok güzel yazmışsın.. içim biraz daha sıcak oldu şimdi.. ellerine sağlık arkadaşım:) "Kafa olgun" sözüne bayıldım:) Bana da kısmet ola inşallah:)

miskin dedi ki...

İçin sıcak hep senin sağolasın :) kafaya da takma boş ver.

Karōshi dedi ki...

takmayalım.. takmayalım.. takmayalım:)