20 Eylül 2011 Salı

İşte Bizim Hikayemiz

        "Herkesin bir hikayesi vardır derler ya. İşte bende baya var anlat anlat bitmez hani bir başlasam burdan köye yol olur." şeklinde bir cümle kuran biri çıkarsa karşıma "hacı senin hikaye yine bir tane ama uzun ve sıkıcı olduğu için sen başını kaçırıp farklı hikayede olduğunu sanıyorsundur." demek isterdim sevgili beyaz gazozlar.
       Size kendi hikayemden bir ufak alıntı ile bu verdiğim sosyal mesajı unutturmak isterim.
       İşte yine bir gün kahvenin önünde oturmakta olan ben ve saz arkadaşlarım yoldan geçen kırmızı başlıklı kıza dikkat kesildik birden. Elinde bir sepet hoplaya zıplaya, seke seke koşarak köşeden çıkıp kahvenin önünde beliren kızımıza hemen iş atma poziyonuna geçtik liseli ergenler olarak. Liseye yeni başlamış olmamız bu hareketleri yapmamızı gerektiriyordu çünkü. Saz arkadaşları ile birbirimizi gazlamanın nihayetinde " Gider konuşurum olum ne var kaybedecek neyimiz var ki. "  dedikten sonra o tuhaf koşma ve sekme hareketleri ile kurt gibi sokuldum yanına kızın. Ninesine hamur işi götürdüğünü ve onun hasta ve yatakta olduğunu öğrendim. " Nereye böyle, o sepetteki nedir." gibi sorulara makul cevaplar aldım. Ninesinin evinin de tehlikeli bir yerde olduğunu öğrenince onunla daha fazla gidemeyeceğimi kahvede arkadaşların beklediğini falan söyleyerek bıraktım ve geri döndüm. Zira orman yolunda karşımıza kurt, ayı vesaire canlıların çıkmama ihtimali yoktu. Ben de hiç risk almadan o yola girmeden bıraktım.
       Geri döndüğüm de meraklı saz ekibimiz " Ne oldu lan ne oldu konuştun mu ne konuştun ne dedin." gibi merak seviyesinin üst düzeyde olduğunu belirten sorular sordu. Ben de onlara tatmin edici cevaplar vermeliydim. " Olum el ele tutuştuk koştuk falan. Telefon numarasını aldım akşam mesajlaşırız dedik." desem sorular daha da artacak ilgi yükselecek baya da havam olucaktı ama hiç gerek duymadım.
      " Ya oğlum bu bildiğimiz kırmızı başlıklı kızmış lan! " diye merakları giderdim. Şimdi bu ormana gidecek kurt değişik oyunlar yapacak ne bileyim arada beni de götürür bu kurt ne yapacağı belli olmaz bıraktım ben de gitti ormana diye devam ettikçe saz arkadaşları olaydan soğudu. Ben de onları tastikleyip " kurt onu çoktan yemiştir hacı" diye konuyu kapattım.
       Saz arkadaşlarından son olarak " Olum mal gibi gittin. O kadar gitme dedik. Belli işte kırmızı başlıklı kız, bildik hikaye ne salak adammışsın. Şurda iki el oyun atacaktık yalan ettin oyunu da, bak akşam ezanı da okunacak eve gitmemiz lazım pederden dayak yicez senin yüzünden." gibi bir çıkış ile günün malı ödüle akşam eve dağılmadan önce ben layık görülmüştüm.
        Evet sevgili leblebi tozları buda böyle bir hikayemizdir işte.

18 Eylül 2011 Pazar

Sağlam Gel

       Pervasızca geçen 24 yılın ardından aklını başına alan ve şapkayı çıkarıp önüne koyan miskin şapkadan tavşan çıkarmaya çalışınca etrafına toplanan meraklı kalabalık çileden çıktı. Çünkü ondan beklenini yapıyordu yine. Herkes bu aristo tavrının devam edip sonunda bir yargıya varması bekliyordu ama miskin şapkadan tavşan çıkmayınca sinirlenmiş ve tavşanı kimin çaldığını araştırıyordu. Muhtemelen o meraklı kalabalıktan biri almış ve akşam pişirip pilavla yemeyi düşünüyordu tavşanı.
       Tavşanı aramaktan bıkmış ama vazgeçmemiş olan miskin akşam balkonda pilav ile tavşanı yiyen komşularını görünce çok içerledi. Ses çıkarmadı eve gitti küfürler etti giden gelmiyordu artık vazgeçti tavşandan ama onun yenildiğini öğrenmesi biraz içini rahatlatmıştı. Bu sırada osmana takıldı gözü küfür ederek geziyordu. miskini görünce koşarak geldi. "Abi adamlar bir parça tavşan vermediler. O kadar dolandım etrafında ama kimse umursamadı beni" diye dert yanmaya başladı hemen. miskin osmanın bu kendini bilmez cümleleri karşısında tepkisizce onu dinledi ve pek aldırış etmedi duruma. " Boş ver " dedi sadece.
      Bu sırada şapkaya tavşan yerine osmanı koymayı düşündü miskin. Koşarak şapkayı bıraktığı yerden aldı eve geldi osmanı buldu. Biraz zor oldu ama buldu nihayetinde. Ölçtü biçti osmanı şapkaya sığdırdı. Provalarda bir sorun çıkarmayan osmanı da alan miskin ertesi gün aynı masaya gidip aynı hareketleri yapmayı planladı.
       Ertesi gün yine umarsızca olay yerine gelen miskin şapkayı tekrar çıkarıp önüne koyduğunda bu kez meraklı kalabalık "bu sefer ne olacak " diye sabırsızca bekliyordu. miskin şapkayı önüne koydu ve içinden osmanı çıkardı. miskin osmanı kandırmak için değişik alkollü içeçekler ikram etmiş olduğu için osmanın rahatı yerinde yatıyordu. Rahatını bozan miskine ve kalabalığa çıkışan osman tekrar şapkaya geri dönmüş ve şekerlemesine devam ediyordu. Bunun üzerine kalabalık dağıldı miskin de osmana " iyice yatak belledin lan şapkayı yürü git " diye atar yaptı.
       Osman ağır kanlı bir şekilde kalkıp giderken miskin şapkayı önüne koyup " bunun içinden ne çıkarsam " diye düşündü.