6 Aralık 2010 Pazartesi

Şehrin Yangını

Ne yağmurlar, ne seller biriktirdi bu baraj gerisinde. Bulutlara sesledi çoğu zaman " gelin dökün bana içinizi". Sellere meydan okudu. Sakinleştirdi dağları tepeleri yırtan azgın suları. Hep ona güvendi Şehir. 

"Nasıl olsa o bizi korur bu sellerden" dedi çoğu zaman. Aldırış etmedi yağan yağmura üzerindeki kara bulutlara. Devam etti acımasız yaşamına kimilerini güldürdü çoğunu da ağlattı bu şehir. Küstürdü bütün yağmur yüklenen bulutları. Barajın samimiliğine güvendi bu kez bulutlar. Her seferinde Şehirden kaçıp gittiler ona ve onun arkasındaki birikimde huzur buldular. Bıraktılar içinden geçenleri. 

Şehir küstürdü yağmurları. Kızgınlığına derman olan yağmurlar yoktu artık onun için. Şehir ağladı bu kez. Dinmek bilmeyen kızgınlığı ile tutuştu Şehir. Yanıyordu cayır cayır. Çareyi o arkasındaki barajda aradı tekrar. 

Ardında o kadar deli çayları biriktiren baraj tekrar koştu yardıma. Direnmeyi bıraktı sulara teslim etti ruhunu o dostum dediği yağmurlara. Şehrin üzerine doğru gitti baraj ve bütün biriktiği yağmurlar ile. 

O azgın sel suları vardı Şehre. Şehrin yangınını dindirmeye. Yangın bitti ama o küskün bulutların burukluğu geçmemişti hala. Tekrar buluştular Şehirle. Bu sefer bırakmadılar Şehri. O azgın sel sularına katıp alıp götürdüler Şehride yanlarında. Şehri vurdular kayalara vurdular ovalara ve en sonunda kavuştular engin denizlere Şehir ile birlikte. 


1 yorum:

Karōshi dedi ki...

küskünlükle küslük arasında ne kadar büyük fark değil mi?