28 Şubat 2011 Pazartesi

İsimsiz Kahramanlar...

Sevgili Tesla'lar.
Hepimiz ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, askerlik, iş yeri gibi kalabalık ve bizimle aynı sıfatta insanların bol olduğu ortamlarda bulunmuşuzdur ve bulunmaya devam ediyoruz belki de. Neden başladım ağlamaya. Anladıysan. Ver mendilin varsa yanında. Sümüğüm akmadan ver. Rezillik çıkarmayalım. Daha sonra sümüklü diye bir ismim olsun istemem. Zaten yeterince ismim oldu bu güne kadar. Okul sıralarında:
- arkadaki konuşan
- yandakinin kağıdına bakan
- çok konuşan
- gülen
- ayakta dikilen
- ceketsiz
- ...... kardeşi
- kopya çeken
- kravatsız
-
Üniversite de eklenenler:

- Uzun saçlı
- Küpeli
- Mavi kazaklı
- Dışarı bakan
- Geç gelen
- Uyuyan


Asker de ise:

- Uzun boylunun yanındaki
- Silahı yamuk tutan
- Ters adımda yürüyen
- Neftesi olmayan
- Palaskasını gevşek takan
- Denizli'li

Daha bunları uzatmak isterdim fakat sevgili Hüseyin Avni Akerler sizleri çok sıkmayayım.İşte bunlara birde sümüklü eklenmesin derdim. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar zaten. Bende yalandan ağlıyorken birde  ne gereği vardı. Zaten yeterince gereksiz sıfattan ibaret iken.
Bu kadar sıfat varken isim kullanmanın da gereği yok. Zaten isim kullanılıyorsa bilirim ki bir kıllık var bu işte. İsim ile başlayan cümle bilirim ki bir rica, istek ile bitecek. Heme hiç gereği olmayan yaparken küfürler edeceğim bir istek. O yüzden bu sıfatlar çok korkutucu değil.
 Minibüste para üstünün isim kullanılarak uzatılması korkunç olmaz mı ?
İsimler özel durumlarda özel zamanlarda kullanılır her zaman benim için bir aile ortamında mesela. Yoksa okulda, markette, gazete bayinde, vapurda, ekmek kuyruğunda ne önemi vardı adımın.
Saat kaç olmuş ben ne yapıyorum yaa. Ulan tespit yapılacak zaman mı şimdi. Ne var lan bunda herkes biliyor bunları ben neyin peşindeyim sevgili Gülnihaller.
Neyse işi şuraya bağlayıp gideyim. Benim hiç sevgili, aşkım,canım, son sigaram, sevdalı baykuşum diye bir sıfatım olmadı. Olacak durumlarda hep adımı kullandım. Bu durumla ilgili de bir sorunum yok. Oh ne rahatım.
Ne yalnızlık,ne hüzün, ne o eski şarkılar. Hiçbiri dokunmuyor senin yokluğun kadar. Diyerek gideyim. Bir de şunu ekliyorum: Gurbette yorgun düştüm be ceylan hasret tükettim bittim be ceylan.

İtik buruk bir çocuğum ben. Şaka lan bisikletim ve topum vardı lan ne itik buruk olucam. İstediğimi oynatırım istemediğimi oynatmam. Taş üstüyse gol derim yoksa topu alır giderim.

2 yorum:

müghe dedi ki...

sevdalı baykuşum gibi bir sıfatın olmasın zaten: ))
güzel yazı

miskin dedi ki...

Teşekkür ederim :) bende kendime layık görmedim o sıfatı zaten baykuş olur da sevdası pek yaman :)