tag:blogger.com,1999:blog-71931674066608217312024-03-13T13:39:26.501+03:00MİSKİNmiskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.comBlogger109125tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-4767497349110411452016-01-02T20:23:00.000+02:002016-01-02T20:23:12.860+02:00#yüzük<br />
Çember, daire, halka, dünya...<br />
Ne dersen de.<br />
Nerede başlıyor?<br />
Nerede bitiyor? Var mı cevabı?<br />
Yok değil mi...<br />
<br />
Yok işte zorlama.<br />
Ne zaman doğdun?<br />
Ne zaman öleceksin?<br />
Bu döngü ne zaman bitecek?<br />
Yok değil mi hala bir yanıt.<br />
Peki ya hayat?<br />
O da öyle değil mi...<br />
<br />
Dolunay vurmuş bir ırmağa ve yansıyan ışıkla ormanı aydınlatır. Ormanın aydınlığı sincaba yol gösterir. Oysa baykuşun bu aydınlığa ihtiyacı yok. Benim aydınlığım sana karanlık oluyorsa neyleyeyim o aydınlığı der mi sincap? Baykuş sincaba sen yoluna git ben beklerim der mi ?<br />
<br />
Diyemiyorlar hiç birini. Çünkü devam etmek zorunda bu döngü. Hayatın kuralı!<br />
Hayat = döngü ya da bir "ring" sen ne dersin bilemem.<br />
<br />
Ben de bilemem ne başlangıcı, ne de biteceği yeri. O yüzden hep ortasındayızdır. Başlasın bu döngü diyen biz değildik. E tabi bitsin diyecek de değiliz. Bitecek biliyoruz, başladığı gibi...<br />
<br />
Biz bu çemberin içindeyiz ya da üzerinde her neyse, dönüyoruz durmadan.<br />
<br />
"Feleğin çemberi" 'inden geçen ustalar bu hususta çokça laf ettiler. Bir sonuca varalım istedik ama olmuyor.<br />
<br />
Sonuç olarak bu döngüde " Evvelim sen idin, ahirim sensin " demek. Bize bir yüzüğün hikayesini anlatabilir belki.<br />
<br />
Ben biraz zor anlatırım....miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-18868779384820454792015-12-04T00:47:00.000+02:002015-12-04T00:47:54.723+02:00#brit<br />
<br />
Akif okuldan yeni dönmüştü, bugün ek dersi olması sebebiyle anca bu saatte eve dönebildi. Arkadaşları çoktan sokakta top oynamaya başlamış, hatta maçın yarısına gelmişlerdi. Akif devre arasından sonra anca maça girebildi.<br />
<br />
Fakat bu hevesi fazla sürmedi. Akif daha bir gol bile atamamışken annesi onu çağırdı evden. Akşam ezanı okunmamıştı oysa, babası da gelmedi henüz ne olabilirdi ki.<br />
<br />
<br />
"Ne ver anne ya noldu" diye bağırdı Akif. Annesi ne olduğunu söylese oğlunun gelmeyeceğini bildiği için " Gel bi beş dakika işim var, sonra tekrar devam edersin yavrum" dedi. Akif geri dönüş garantisi olduğu için çaresiz gitti eve.<br />
<br />
<br />
Annesi yatak odası ve oturma odasının perdelerini yıkamıştı ve asmak tabi ki Akif'in işiydi. Üç pencere altı perde ve dışarıda devam eden maç, kaçış yok. Akif derhal işe koyuldu. Perdeleri takti takmasına fakat kornişin sonuna brit takmadı. İndi aşağı kısa süre sağa sola bakındıktan sonra masanın üzerinde duran takvim yaprağını katlayarak hemencecik bir brit yapmış oldu. Onları da iyice sıkıştırıp sokağa fırladı. Annesi Akif'in bu hızına hem sevinmiş hem de şaşırmıştı. Fakat Akif'in yaptığı briti görünce daha da şaşırdı. Annesi elinde kalan hazır aldığı britleri ne yapacağını bilemeden gezindi bir süre evin içinde.<br />
<br />
Halbuki annesi daha önce britleri bulup almak için çarşı pazar çok yer gezdi. Epey zaman harcadıktan sonra bir miktar da para harcadı ve sonrasında bunun mutluluğu ile eve döndü.<br />
<br />
Fakat Akif henüz bir çocuktu zamanını ve olmayan parasını harcamadan çok daha iyisini yapmıştı. İşte Akif'in annesi sisteme uyum sağlamış ve kornişin sonuna bir kağıt parçasını sıkıştırmayı bile düşünmeden hemen hazır varolanı almak için çarşı pazar koşturmuştu.<br />
<br />
Çünkü tüketmeye hazır ve düşünüp üretmekten uzak olmayı emrediyordu bu sistem. Oysa biraz düşünmek yetiyordu bir şeyler üretmeye.<br />
<br />
İşte sistem bize " Sen düşünme biz senin yerine düşündük ve senin için en iyisini ürettik zaten. Senin yapman gereken biraz zaman ve para harcayıp buna sahip olabilirsin." diyordu.<br />
<br />
Sistem insanların cebinden paralarını ve zamanlarını çalarken. Gelecek sadece düşünceden ve üretimden yanaydı.<br />
<br />
Tıpkı Akif gibi...<br />
<br />
<br />
<br />
<br />miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-89975499399217973102015-12-04T00:24:00.000+02:002015-12-04T00:24:31.168+02:00#elek<div>
<br /></div>
<div>
Hasanpaşa çarşısında güneş üzerimize vururdu önceden. Girişte solda zerzavatçı Mahmut ilerleyen yaşına rağmen sabah Zagnos Paşa caminden çıkar gelir bizi kapının önündeki tezgaha dizer, akşam ezanından önce içeri alır ardından yine camiye giderdi.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Gün boyu kaldırımdan geçenleri izler ve eğlenirdik. En yakın arkadaşım mavi plastik çerçeveli bir süzgeçti önce o gitti. Ardından üniversiteliler kaldırımdan geçmez olmuştu. Sanırım yaz gelmişti. Çünkü güneş artık keyif değil acı veriyordu.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Acı çekmeye başladığım bu günlerden bir gün. Köylü garajına doğru koşar adım giderken bşrden durup bana bakan Saliha'yı hatırlıyorum. Biran baktı ve hemen aldı beni eline. Mahmut'a bir kaç kağıt parçası verdi ve yuvarlak demir bir şeyler alıp cebine attı. Yeşil kötü kokan bir poşete koydu beni. Yine koşarak yola devam ettik. Sanırım arkadaşımınki gibi benim de hayatım değişiyordu. Hissediyordum, Sındırgı minibüsüne bindik. Beni bir köşeye attı Saliha. Sanırım yolumuz uzun hiç bir şey göremiyorum ve sağa sola savrulup vurmaktan baygın düşmüşüm.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kendime geldiğimde her yer çok karanlıktı. Neyse ki kötü kokan poşet yoktu artık ve sabit duruyordum. Karanlık beni korkutuyordu fakat rutubet ciğerlerimi sızlatır olmuştu. Bir de üzerimde bir ağırlık ki sormayın. Hiç birinin sebebini bilmiyor ve kahroluyordum. "Bari şu rutubet olmasa" diyor ve ağlıyordum artık.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sanırım ağır bir suç işleyip bir hücreye atılmıştım. Bir sonra buna inanmıştım fakat suçum neydi. Bilimiyordum ve kendime bir suç aramaya çalıştım uzun zaman. Tabi hiç bir şey gelmedi aklıma.</div>
<div>
</div>
<div>
Bir zaman sonra ölmeyi beklerken Saliha aldı beni oradan. Yine bilmediğim bir yere götürdü. Işığı görünce kör olmuş gibi oldum ve hiç bir şey göremedim uzun bir süre. Gözümü açabildiğim zaman fark ettim bir depodayım sanırım ve tozlu bir çuvalın üzerinde duruyorum. Saliha aldı beni ellerinin arasına ve komşusu olacak o kadın ize üzerime sürekli toz atıyor. Öksürüyorum, boğulacak gibi olsam da kadın durmadan atmaya devam ediyordu. Saliha da bir o yana bir bu yana sallıyordu beni. Toz üzerime atıldıkça ondan kurtuluyorum fakat bazı çöplerden kurtulamıyordum. Kalan çöpler sırtımda savruldukça gıdıklanıyor ve gülüyorum ama o kadın hala toz atıyor beyaz beyaz boğulmadığım için kendime şaşıyorum artık. Neyse ki Saliha bana acıdı ve üzerimdeki çöpleri başka yere döktü de rahatladım. Komşusu olacak o kadın " Bu kadar un yeter abla" dedi. Bunun üzerine Saliha beni yine bi yere götürdü.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Mutfak olmalı burası. Su akan tezgahta beni yıkayıp tezgahın altına o karanlık rutubetli yere geri koydu. Şimdi nerede olduğumu biliyorum fakat hala suçumu bilmiyorum. Acaba affetmişti de güldüm diye mi attı tekrar beni buraya?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Saliha ve komşusu olacak o kadın ayda bir bana bunu yapar oldular. Onlardan nefret ediyorum artık bundan eminim. Nasıl kurtulurum ki buradan hiç arkadaşım da yok ki. Burada süzgeçi çok özlüyorum. Kim bilir ona neler yapıyordurlar şimdi...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-5233594268028796752014-06-01T22:09:00.000+03:002014-06-01T22:09:14.909+03:00Kederli tavuk<br />
<br />
Karşı komşumuz imam efendinin tavuğunun hazin hikayesine hoşgeldiniz sevgili rengarek mandallar ile<br />
süslenmiş komşu balkondaki teyzeler.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://shbbab.com/image/1387018278_939.gif" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://shbbab.com/image/1387018278_939.gif" height="200" width="155" /></a></div>
Sakin bir gün geçerken balkonda oturmuş sokağı seyredip çay içerken tüm mahalle olarak yükselen acayip seslere dikkat kesildik birden. Sesler imam efendinin tavuğundan başkasına ait değildi. Onu ve arkadaşları tüm mahalle sahip çıkar, sever, okşar. Sokağın maskotu onlardır bir yerde. Çığlık atan bu sevgili maskotumuzun peşinde onu yemek isteyen bir köpek olduğu içindi bunca yaygara. Tanımadığımız bir köpekti kahverengi orta boylu renkli gözleri büyüleyici şekildeydi.<br />
<br />
Maskotumuzu köşeye sıkıştırıp onu ağzına alıp kaçmayı planlıyordu şüphesiz. İlk adımı başarmıştı kahverengi tavuğu ağzına aldığında tüm balkon halkları sokağa dökülüp kahverengiyi kovalayıp maskotu kurtarmaya seferber oldu. Sokağın bu dayanışması karşısın şaşkına dönen kahverengi maskotu bırakıp kendi canını kurtardığına şükrediyor olmalıydı. Zira kaçması bunu açıklayabiliyordu.<br />
<br />
Bütün bu olaylar ile mahalle ayağa kalkmışken imam efendi o güzel uykusundan maceranın sonunda ancak uyanabilmiş olayları anlamaya çalışırken korkmuş olan tavuğu kuçaklayıp evin yolunu tutmuştu ve insanların neden tavuğun peşinde olduğunu asla anlayamadı. Onun için tavuk yumurtalayan ve zamını gelince kesilip sofraları şendilerecek kendi bahçesinde kümesi olan bir hayvandı sadece.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-29723206714963670212013-10-27T16:05:00.002+02:002013-10-27T16:05:50.825+02:00Değişen bir şey olmayacak...<div style="text-align: center;">
Hayatın anlamını arayan dostlarımıza bir hatırlatmadır. </div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWvycWBlo0gNkliw_wtRcnB7Y466HePgOGkWT62u4kypk6iFq9dyQ7U9rtKWH4CW8hDADyu2YTr4EcftX3BFe7ThIGAWi73pDtskDUlONYaJgrIeZMlHgHsZZO2VBOOJWZeaVjaXxmtEo/s1600/asaasssda.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWvycWBlo0gNkliw_wtRcnB7Y466HePgOGkWT62u4kypk6iFq9dyQ7U9rtKWH4CW8hDADyu2YTr4EcftX3BFe7ThIGAWi73pDtskDUlONYaJgrIeZMlHgHsZZO2VBOOJWZeaVjaXxmtEo/s1600/asaasssda.jpg" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
Bulsanız da bulmasanız da değişen bir şey olmayacak ;)</div>
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-83415997199629331102013-05-02T15:13:00.000+03:002013-05-02T15:13:56.604+03:00Eksik Olsada<br />
Borç yiğidin kamçısıdır.<br />
<br />
Bu sözü çok kullanmış olabilirim hayatımda fakat bu sözü idrak ettiğim az zamanlardan birindeyim. Durumu anlamak için maddi olarak borçlanmak pek yeterli değil çünkü bu borç bir şekilde ödenir bize kredi veren bir bankaya teşekkür etmeyiz ama ona borçlanırız ve her seferinde küfürler ederiz bu parayı öderken. Bu nasıl bir kamçı olabilir ki? Kamçıdan ziyade bir yük taşıması zor olan, fakat taşınabilir sıkıntı yok.<br />
Manevi açıdan düşündüğüm zaman gerçekten bir kamçı olabilir işte. Bazı insanlar sizi sizden daha çok sevebilir kan bağınız falan da yoktur hani anlam vermek zordur fakat seviliyorsunuzdur işte. Bunun için bu insanlara borçlanırsınız sevgiyle borçlanırsanız. Bunu ödemek için bir teşekkür yetmez bunu fark edersiniz. İşte bu sevgi sizin borcunuz olursa eğer bu kamçı sizi ileriye daha fazlasına koşturmaya yeter. Böyle borçları olmalı insanın onu daha çok ateşlemeli.<br /> Burada yiğitlik nasıl olmalı dersleri vermiyorum ya da öyle yiğit olduğumu falan da söylemiyorum fakat benim böyle borçlarım var ödemesi zor ve güzel. Özledim dedikleri zaman yanlarında olamadığım için kendimden utandığım insanlar var bütün borcum onlara. Teşekkür ediyorum fakat yeterli değil bunu biliyorum.<br />
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-68675781736025391702013-04-04T03:27:00.001+03:002013-04-04T03:27:13.048+03:00Ateşi Gözlerinden Almıştım...( Ne iyi etmişim diyeceğim)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dzKAXjGp3h72p1fntBR_EEuv7EtpfdIe0AnkYkYMpXbKHzkFGWeEPmvKNLvgHbr6mdXf-zkP9T-6FrjKooxEA' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ateşi gözlerinden almıştım<br />
Hangi dağın volkanıydın<br />
İçime erirken üşürdüm<br />
Şimdi yaktığından arta kalandır yüreğim<br />
Yokluğunun dumanı tüter gözlerimde<br />
Yalnızım<br />
Yüreğimin cesetini taşıyorum<br />
Göğüs tahtamda<br />
Sigara gibi söndürüyorum<br />
Dilimdeki ateşi<br />
Ve en uzak yıldızlar gibi<br />
Susuyorum<br />
Bağ bozumuyum<br />
Kuşlarca kirpiklerime tüner<br />
Yüzümün gurbet yollarına dökülür<br />
Gözyaşlarım<br />
Susarsam<br />
Gece ormanlarınca ürperirim<br />
İçim acır bilmez misin?<br />
Acırsam sürülmüş tarlalarca derinden<br />
İçim acır<br />
Yangın başlar yaralarımda<br />
Eylül senle birlikte yağmurları da götürdü<br />
Küle dönerim<br />
Gözlerin zülfün telinden bir tuzaktı<br />
Kınından çıkmış pusuda bir bıçaktı<br />
Ellerinin suskun soğukluğunda<br />
Bozkır çalıları gibi kararıp kaldım ara yerde<br />
Tutunduğum dağla sustum<br />
Dağ gibi sustum<br />
Artık tamamlanmıştır yalnızlığım<br />
<br />
<div>
Düşlerimin uçuruma sürüklendiği yerdeyim<br />
Şimdi yanımda olsan<br />
Ellerin gezinseydi alnımın sürgün çizgilerinde<br />
Acılarım böyle koymazdı bana<br />
Sevinç şarkıları terketmezdi<br />
Keder denizinde boğulmazdım<br />
Kalbim; buz dağı<br />
Sen yanımda olsaydın üşümezdim</div>
<div>
Yüreğimin gün gören yerinde gül büyüteceğim<br />
Bir gülümsemeyle yüzüme taşıyacağım<br />
İki damlacık kirpiklerime tırmanacak sevinçten<br />
Ne iyi etmişim diyeceğim<br />
Doğacak günü beklemekle<br />
Ne iyi<br />
Gök gözlerinde halaya dursun diye kırlangıçlar<br />
Kederi ve kahrı bir su iştahıyla yenerek<br />
Yeşertsin diye bu yürek<br />
Güneşli bir günde bekleyeceğim gelişini<br />
Güneşli bir günde...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/RdtyCnvNn0g?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<span id="goog_102492244"></span><span id="goog_102492245"></span><br />
<br />
Öyle demiş şair biz daha güneşli günü bekliyoruz yolun başlarında bir yerlerde olmalıyız ki daha güneşli bir günde de bekleyecek çok şeyimiz var.<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-22406679519579585052013-03-26T00:54:00.001+02:002013-03-26T00:54:26.934+02:00Nöbetçi Eczane<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.teis.org.tr/wp-content/uploads/2012/12/1355862229.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://www.teis.org.tr/wp-content/uploads/2012/12/1355862229.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Nöbetçi eczaneye gecenin bir yarısı gidip zaman var mı diyen yoktur sanırım. Zaman her şeyin ilacı ise neden bunu diyen yok. İlaçları yalnız eczaneden alın diyen birine itiraz etmek değil amacım fakat zamanı nereden bulacağız. Madem bir ilaç kim satar bunu?</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
İlaç yoksa derman da yok sevgili reçetesi elinde kuyruk bekleyen dostlarım.<br /> Zaman akıp gidiyor bir türlü fakat hangi dereden nereye hangi denize dökülür bilen yok. Öyleyse akıtalım zamanı Egeye. </div>
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-76702656583620475772013-03-01T03:17:00.000+02:002013-03-01T03:17:22.277+02:00DJ Miskin Mix <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/pp1HV5BeH04?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<h1 id="watch-headline-title" style="border: 0px; font-family: arial, sans-serif; font-size: 19px; margin: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; text-align: center; text-overflow: ellipsis; white-space: nowrap; word-wrap: normal;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" id="eow-title" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013">Melodic Dubstep Mix January 2013</span></h1>
<div>
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"> Sevgili Rusya'da soğuğa aldırış etmeden buzları delerek suya atlayan ve atlatan seyirciler ve pek kıymetli Mart gelince yaza formda girmesi gerektiğini anlayan misafirler. Ödevlerini yapmayanları cezalandırmak için daha fazla ödev vermedim öğretmen olunca. Nasıl olsa yapmayacak kardeşim niye zorluyorsun değil mi. Bu şekilde düşünmemin bana şu şekilde faydası oldu.</span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"> Geçenler mix yapayım dedim ama elimde mixer olsun pikap olsun bir şey yok. İnternet ne güne duruyor teknoloji var kardeşim zaten bu işler teknolojinin bir ürünü değil mi. Neyse program indirip bir şeyler yapabilirim düşüncesi ile araştırmaya kara verdim. Bir kaç program indirtikten sonra kurulum vs. derken bilgisayarım kilitlendi. Bilgisayarımda facebookta video açarsam donar diye korkuyorum fakat programlar için öyle bir endişem yok nedense. </span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"> Bilgisayarı suçlamaktansa kendimi suçladım daha sonra kaldırdım tabi programları. Kendisi de rahatladı ben de vazgeçmedim biraz daha araştırdım internetten hep aynı programlar olunca vazgeçer gibi oldum. Gibi oldum çünkü vazgeçmedim aramaya devam ettim.</span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"> </span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"> Kendimi DJ olarak gördüğüm zaman uykum geldi. Oyun sitelerinde dj oyunları oynayıp belirli 3 hareketi yaparak sabah etmişim. Bende ki geçici bir hevesmiş onu anladım şimdi ne zaman Dj olmak istesem o sitelere girip oyun oynuyorum. </span></div>
<div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"><div style="text-align: left;">
Ödevimi de yapmadım daha fazla versen yine yapmam hocam sıkıntı yok. </div>
</span></div>
<div style="text-align: left;">
<span class="watch-title yt-uix-expander-head" dir="ltr" style="-webkit-user-select: auto; border: 0px; cursor: auto; margin: 0px; padding: 0px;" title="Melodic Dubstep Mix January 2013"><br /></span></div>
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-59499755216860702652013-02-09T03:24:00.000+02:002014-06-10T00:52:35.953+03:00Cyrill 3200<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://myspiderwickart.webs.com/photos/woodelf[1]-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://myspiderwickart.webs.com/photos/woodelf[1]-1.jpg" height="320" width="203" /></a></div>
Sevgili arı mayalı, kokan silgiler. Şimdi sizlere bahsedeceğim olaylar tamamen hayal ürünü olmakla birlikte bir gerçeği de yansıtmıyor değil. O kadar çok olay var ki ama sadece bir tanesi gerçek bunu anlamanız için sizi kendimle baş başa bırakıyorum.<br />
Entrikalara gelin emi sevgili Yalan Rüzgarları.<br />
Geçen hafta manitasından ayrılan Cyrill kendini ormanın dışına vurmuş. O kendini bulduğu, onu var eden ormandan kaçmış. Bir wood elf kendi ormanı dışında ne yapar, ne eder bir başına. Ailecek üzülelim hemen.<br />
Cyrill ormandan umarsızca uzaklaşırken bir başka moon elf ile karşılaşır. Amaçları aynı olan yani olmayan bu iki rahatsız, arkadaş kesilir.<br />
Günlerce dışarılarda gezinen bu iki arkadaş sonunda bir panayır bulurlar. Ulaşmış oldukları bu panayır sineklerin bol olduğu o panayırın ta kendisidir. Buradan kendilerine üç arkadaş daha edinirler. Bu üç arkadaş insanca yaşamaya çalışırken bunlar elfce yaşamdan ayrılmak istemezler. Fakat bu çok uzun sürmez. Hep birlikte insanca yaşama kararı alırlar.<br />
Cyrill ve arkadaşları tanımadıkları bir köye gidip orada bir ev tutarlar. Beş bekar genç köy için ilk etapta tehlikeli olsa da köylü onları kabul eder. Çünkü, genç nüfus azdır ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı da faydalı olabilirlerdi.<br />
Belli bir zaman geçince iyice o köyden olan beş kafadar. Kahvehaneden çıkmaz sabahtan akşama kadar okey,batak,briç...vs. ne kadar oyun varsa oynar. Bir işe yaramazlardı. Cyrill oyun oynamaktan ziyade yancı olmayı severdi. Herkes çay içerken o yancı olduğu için neskafe içerdi. Sigaraya da başlayan Cyrill paket almaz hep otlanırdı kahvehaneden. Arkadaşları onu tanıdıkları güne lanet etmişlerdi. Cyrill yüzsüzlükte sınır tanımayıp her gün birine misafir olur yemek işini de bu şekilde halletmeye başlamıştı.<br />
Artık köylü de arkadaşları gibi düşünmeye başladı Cyrill için köye geldiği günü yas günü ilan ettiler. Akabinde muhtar ve ihtiyar heyeti toplanıp Cyrill'i kovma planları yapmaya başladılar. Arkadaşları zaten kapının kilidini değiştirip onu evde kovmuşlardı. Evsiz kalan Cyrill kahvehaneyi ev bellemişti. Muhtardan korkan kahveci Cyrill'i kapının önüne koydu. Kovulmak onu zedeledi, hüzünlendi. Fakat tekelciye borç yazdıramayacağını fark edince hüzünlenmekten vazgeçti Cyrill.<br />
Cyrill ertesi gün köylüyü meydana topladı. Köylü bir veda konuşması olur özür diler belki yalvarır bizde domates atarız diye düşünerek meydana toplandı. Kalabalığı gören Cyrill duygulandı fakat istenmediğini bildiği için köylüye belli etmedi. Kürsüye çıkıp bütün herkese atar yapmaya başlayan Cyril durdurulmaz oldu. Es vermeden 2 saat boyunca köylüyü ezdi, yerden yere vurdu onları kendi köylerinden kovdu. Muhtarı tokatlaması ve muhtarın ağlayarak köyü terk etmesinden korkan herkes koşarak evlerine eşyaları alıp köyü terk etmeye başladı.<br />
Cyrill'in köylüyü ve arkadaşlarını kovmasıyla birlikte bölüm sona erdi ve Cyrill 3200 experience puanı kazandı.<br />
miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-91518346445691893222013-02-09T02:13:00.000+02:002013-02-09T02:13:20.731+02:00DurmasamUzun uzun baktım kitaba ama okuyordum da sonra durdum. Durunca düşünmeye başladım. Durmasam düşünmezdim aslında. Ama durdum bir kere. Durmaz olaydım. Neyse durunca devam etmem gerektiğini de anladım. Durmasam anlamazdım. Durmasam zaten devam ediyor olacağım için öyle olurdu.<br />
<br />
-Neyse nerde kalmıştık.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-74529168911905009652013-01-25T00:47:00.000+02:002013-01-25T00:47:01.590+02:00Bu mudur ?Bir buluttur rüzgarın hoş sedasında seyreder ruhumuz. Bir akarsudur mantık, kararlı ve sürekli yolunda ilerleyen ve her yağmur buluşma yeridir.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-21635561653045428202011-10-31T03:28:00.000+02:002011-10-31T03:28:11.077+02:00Aristoteles, Platon ve Karadut Reçeli <br />
<br />
13 yeni bildiriminiz var.<br />
<br /> Sevgili komşu köylüler. Artık yaylalarda durulmaz oldu çok soğuk oluyor. Donuyoruz burada kışa köye ineceğiz elbette ama seneye bahar da şenlikleri bir zahmet siz düzenleyin. Biz seneye yaza doğru gelebiliriz ancak. Şu kışı geçirebilecek odun stoğumuz maalesef yeterli değil. O yüzden biraz geç iniyoruz. Odunları toplamamız şart. Olası zor durumlarda sizlerden yardım isteyebiliriz. Yardım derken odun isteriz işte olmadı geceleri gelir sizden odun çalarız. Muhlis geçen gün sizin devirdiğiniz çam yüzünden tutanak yedi ormancıdan. Aman ormancı canım ormancı desek de dinlemedi yıktı masayı. Ne yapıyorsun ormancı neden gaza geldin diye çıkışınca kahvede. Abi bir an gaza geldim ormancı da yıkar masayı olayını gerçekleştirmek istedim dedi özür diledi kahveciye de borcu olduğu için kahveci artık dayanamadı daldı ormancıya. Ayırdık tabi ormancı özür diledi hem borcunu da ödedi kahveci Zahit de sakinledi parasını alınca.<br />
<a href="http://www.gaxxi.com/fotoritim/fotoritim/gorsel/dosya/1237930234kahve-015.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://www.gaxxi.com/fotoritim/fotoritim/gorsel/dosya/1237930234kahve-015.jpg" width="268" /></a> Zahit borcunu alınca herkesten hesabı kapatmasını bekledi. O ödedi siz neden ekiyorsunuz gibisinden laflar etmeye başladı. Böyle olunca herkes eve gitmeye başladı. Zahit " acelesi yok daha sonra eliniz bollaşınca ödersiniz ne olacak ya " diye gidenleri durdurmaya çalıştı. Tabi baktı millet inceden kaçıyor hemen döndü. Parayı çok seviyor adam ne yapacaksın. Tamam parayı seviyorsun ama arkadaş şu televizyonu değiştir demekten dilimizde tüy bitti. Komşu köyün kahvesinde lcd televizyon var lig tv var biz hala siyah beyaz trt2 izliyoruz. Köyün gençleri zaten hep orada takılıyor. Bir de bilardo masası almış adam kimse çıkmıyor. Ceketlerinde mavi tebeşir iziyle dolaşıyor bütün gençler. <br /> Komşu köyde durum böyle iken biz sobayı zor yaktırıyoruz bizim kahveciye. Ceketle oturun ne var diyebilecek kadar kaypak bir kahveci olunca bizim de işimiz zor tabi. Uzatmıyorum neyse Zahit allah seni bildiği gibi yapsın ne diyelim artık. <br /><br /> <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ἀριστοτέλη, Πλάτων bu iki arkadaşı tanımayan da yok köyde kahvede ama bize ızdırap olan kahveci Zahit olduğu için bu arkadaşlar geride kalıyor tabi. Hocasıyla öğrencisi olan bu ikili yayladan inmeden önce karadut reçelini yaparak kışın kahvaltıları daha çekici hale getirdiler. Kahvede satmaya izin vermeyince kahveci, onlarda yan köye gidip orada kahvede satıp, oradan kasabaya inip satarak baya zengin oldular. Parayı görünce tabi kafayı sıyırıp filozof oldular. <br /><br /> Buradan sesleniyorum şimdi "Ἀριστοτέλη, Πλάτων Atina'ya baktım bulamadım sizi. Atina'da olduğunuzu biliyorum. Siz Zahit'in dangalaklığına bakmayın köye geri dönün. Biz yayladan indik."miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-16728448953908474422011-10-26T03:54:00.000+03:002011-10-26T03:54:32.804+03:00Eyvah Gönül Sana EyvahÖzet: Neyin kafasını yaşıyorum dediğiniz anlar oldu mu bilmiyorum ama bu yazıyı özetleyecek olan durum bu olabilir diye düşündüm. Neyin kafasın bu?<br />
<br />
İlk olarak eyvah gönül sana eyvah:<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/HACKNT3ioYM?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Daha sonra: </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
Bazen bir resme bakarsın ya.</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
Bakarsın da bir hayale dalarsın,</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
Çıkamazsın ya o resimden.</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
Hayallerin çıkılmaz olur hani.</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
İşte sen hep çıkmazlara sürerdin.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Hep yokuştu senin yolun.</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
Ben ise yorgun.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="http://img03.blogcu.com/images/s/e/m/semazengunlugu/yoku_nnn_1239870327.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="231" src="http://img03.blogcu.com/images/s/e/m/semazengunlugu/yoku_nnn_1239870327.jpg" width="320" /></a>Yokuştan değil ama...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Son olarak: </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /><object width="320" height="266" class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://1.gvt0.com/vi/f1_UD7bbMLE/0.jpg"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/f1_UD7bbMLE&fs=1&source=uds" />
<param name="bgcolor" value="#FFFFFF" />
<embed width="320" height="266" src="http://www.youtube.com/v/f1_UD7bbMLE&fs=1&source=uds" type="application/x-shockwave-flash"></embed></object></div>miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-61335878356590025282011-10-11T16:55:00.003+03:002011-10-11T16:56:06.790+03:00Varlık / Yokluk Hiç bir şey varken yok, yokken de var olamaz. Eğer yok olan varoluyor, varolan da yok oluyorsa. Biz bu duruma "Yok ya" diyebiliriz. Ayrıca " okuyom ben yaaa " da diyebiliriz.<br />
Sevgili hiç kullanılmayan fakat kalemlikte duran eski kalemler. Sizler bunca yazdığınız sayfalardan sonra orada kendinizi terk edilmiş hissediyorsanız yanılıyorsunuz. Sizleri düşünen biri hep vardır. Var olacaktır ya da zaten hiç olmamıştır. O yüzden derde, tasaya, eleme, kedere boğulup kendinizi üzmenin anlamı yok. Panik atak ve alkolizm ile sonuçlanabilecek bu tarz davranışlardan şiddetle kaçının. Ben üzerime düşeni yapıp sizi uyarayım da siz yine bildiğinizi yapın. Ancak sizinle bu şekilde anlaşabileceğimin farkındayım.<br />
Anlaştığımıza göre sevgili yitik dostlarım. Size gönül ferahlığı ile derdimi anlatabilirim. Yani en azından ben öyle hissediyorum. Sizi bilemem.<br />
Yağmurlu bir günde ayrıldık. Islanırken veda ettik o zamandan beri her yağmur yağdığında aklımdasın diye bir klişe ile sizi üzmek istemem. Yağmura gerek yok zaten hep aklımdasın. Hani ben seni bir çiçeğin açışı, yağmurun yağması ya da bir mevsimin geçişi gibi kısa zaman dilimlerinde hatırlayacak olsam şimdiye unuturdum. O geri kalan zamanımda. Unutmak acı verici ama daha kötüsü unutulmak ya da hiç olmamak. Yoksan zaten yoksundur. Var olmak ise kaybetmek ya da kavuşamamak gibi sonlara gebedir her zaman.<br />
"Bir sen vardın bir de rüzgar her şeyimdin bir zamanlar" diyor şair ve devam ediyor " Senden sonra ben de bittim, her yanım sen gözümde yaşlar". Var olmanın verdiği dayanılmaz ızdırap ile şair "bittim" derken yok olmayı istiyor. Fakat bunu başaramadığı için bunları yazıyor.<br />
Sevgili kafası kemirilmiş tahta dostum sen bunlara şahit oluyorsun. Açıkcası senin yerinde olmak istemezdim. Beni kırıcı buluyor olabilirsin ama gerçekten seninki çekilecek çile değil.<br />
Kahvemi yudumlarken arada yıldızları görüyorum biri var çok parlak adı ne bilmiyorum. Zaten hiç anlamazdım bu yıldızlardan küçük cezve gibi olan vardı. Sahi o neydi ya?miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-24614444990550224312011-10-04T14:41:00.001+03:002011-10-04T14:42:48.368+03:00Dalgalan Dur Evet sevgili ada sahilleri dalgalandım da duruldum demek istesem bile durulma, duraksama, ara verme bunlar olumsuz davranışlar gibi geliyor bana o yüzden hiç bir şey söylemiyorum. Zaten "dalgalan dur" derken dalgalan daha sonra dur demek istemedim. Sürekli dalgalan dur işte.<br />
miskin blog olarak aramızda aşağı yukarı bir yıldır buralarda. Daha önce projeler yazılar karalamalar bloglar olsa da miskini böyle değişik bir şekilde benimsedim baya. Şimdi bu geçen 1 yılda neler oldu onları irdelediğimiz zaman. Bakıyoruz ki hiç bir şey yok. Ne kadar güzel değil mi hiç bir şey yapmamak her zaman istediğim bir olaydır ve miskin yaklaşık bir senedir bunu yapıyor o yüzden ayrı sevdim tutuyorum bu işi. Bazen kaybolup gelsem de güzel yani devam edecek yani. Neyse size söyleyeceklerim bu kadar şimdi kendimle eğleneyim biraz.<br />
Bu fasılı kısa geçmek istedim aslında hiç girmesemiydim diye de düşündüm ama ne bileyim ben. Bu sene denizlere açılmama kararı aldım o yüzden dalgaların çok olmasını istemiyorum. Dalgalar normal seyrinde usulca sürsün yine ama öyle abartı olmasın. O zaman açılsamıydım diye düşünürdüm. Aman boşver derdim ama yine de ne gerek var değil mi. Pazar var gitsem mi acaba diye hiç düşünmedim bu gün semt pazarı var. Ama gitmem adaş o ne kalabalık öyle herkes bağırıyor yaşlandım ben kafam kaldırmıyor. Dün Ortaçgil dinledim keyfim nasıl bilmiyorum. Bu albümü almışım iyi oldu çok da güzel oldu dedim. Kitabın biri eksik nerede olduğunu buldum ama tam olsa da okudum zaten öyle rafda duracaklar sıra sıra ne gerek var bırakayım eksik kalsın. İngilizce çalışayım dedim elimde kaynak da var zamanımız da var e başlamak lazım o zaman ama önce norveçce mi öğrensem diyorum. En son izlediğim filmde ne oldu hiç bilmiyorum hangi filmi izledim onu da bilmiyorum baya oldu mu ya film izlemeyeli. Kitap da bitmedi arkadaş hikaye devam ediyor ama sonunu hiç merak etmiyorum sıkıldım sanırım bırakırım yakında. Şimdilik aktaracaklarımız bu kadar sevgili porselen kupasını kalemlik yapan dostlarım. miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-12395682782209525502011-09-20T01:20:00.001+03:002011-09-20T01:20:06.912+03:00İşte Bizim Hikayemiz "Herkesin bir hikayesi vardır derler ya. İşte bende baya var anlat anlat bitmez hani bir başlasam burdan köye yol olur." şeklinde bir cümle kuran biri çıkarsa karşıma "hacı senin hikaye yine bir tane ama uzun ve sıkıcı olduğu için sen başını kaçırıp farklı hikayede olduğunu sanıyorsundur." demek isterdim sevgili beyaz gazozlar.<br />
Size kendi hikayemden bir ufak alıntı ile bu verdiğim sosyal mesajı unutturmak isterim.<br />
İşte yine bir gün kahvenin önünde oturmakta olan ben ve saz arkadaşlarım yoldan geçen kırmızı başlıklı kıza dikkat kesildik birden. Elinde bir sepet hoplaya zıplaya, seke seke koşarak köşeden çıkıp kahvenin önünde beliren kızımıza hemen iş atma poziyonuna geçtik liseli ergenler olarak. Liseye yeni başlamış olmamız bu hareketleri yapmamızı gerektiriyordu çünkü. Saz arkadaşları ile birbirimizi gazlamanın nihayetinde " Gider konuşurum olum ne var kaybedecek neyimiz var ki. " dedikten sonra o tuhaf koşma ve sekme hareketleri ile kurt gibi sokuldum yanına kızın. Ninesine hamur işi götürdüğünü ve onun hasta ve yatakta olduğunu öğrendim. " Nereye böyle, o sepetteki nedir." gibi sorulara makul cevaplar aldım. Ninesinin evinin de tehlikeli bir yerde olduğunu öğrenince onunla daha fazla gidemeyeceğimi kahvede arkadaşların beklediğini falan söyleyerek bıraktım ve geri döndüm. Zira orman yolunda karşımıza kurt, ayı vesaire canlıların çıkmama ihtimali yoktu. Ben de hiç risk almadan o yola girmeden bıraktım.<br />
Geri döndüğüm de meraklı saz ekibimiz " Ne oldu lan ne oldu konuştun mu ne konuştun ne dedin." gibi merak seviyesinin üst düzeyde olduğunu belirten sorular sordu. Ben de onlara tatmin edici cevaplar vermeliydim. " Olum el ele tutuştuk koştuk falan. Telefon numarasını aldım akşam mesajlaşırız dedik." desem sorular daha da artacak ilgi yükselecek baya da havam olucaktı ama hiç gerek duymadım.<br />
" Ya oğlum bu bildiğimiz kırmızı başlıklı kızmış lan! " diye merakları giderdim. Şimdi bu ormana gidecek kurt değişik oyunlar yapacak ne bileyim arada beni de götürür bu kurt ne yapacağı belli olmaz bıraktım ben de gitti ormana diye devam ettikçe saz arkadaşları olaydan soğudu. Ben de onları tastikleyip " kurt onu çoktan yemiştir hacı" diye konuyu kapattım.<br />
Saz arkadaşlarından son olarak " Olum mal gibi gittin. O kadar gitme dedik. Belli işte kırmızı başlıklı kız, bildik hikaye ne salak adammışsın. Şurda iki el oyun atacaktık yalan ettin oyunu da, bak akşam ezanı da okunacak eve gitmemiz lazım pederden dayak yicez senin yüzünden." gibi bir çıkış ile günün malı ödüle akşam eve dağılmadan önce ben layık görülmüştüm.<br />
Evet sevgili leblebi tozları buda böyle bir hikayemizdir işte. miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-42766076804107429842011-09-18T23:40:00.000+03:002011-09-18T23:40:11.351+03:00Sağlam Gel Pervasızca geçen 24 yılın ardından aklını başına alan ve şapkayı çıkarıp önüne koyan miskin şapkadan tavşan çıkarmaya çalışınca etrafına toplanan meraklı kalabalık çileden çıktı. Çünkü ondan beklenini yapıyordu yine. Herkes bu aristo tavrının devam edip sonunda bir yargıya varması bekliyordu ama miskin şapkadan tavşan çıkmayınca sinirlenmiş ve tavşanı kimin çaldığını araştırıyordu. Muhtemelen o meraklı kalabalıktan biri almış ve akşam pişirip pilavla yemeyi düşünüyordu tavşanı.<br />
Tavşanı aramaktan bıkmış ama vazgeçmemiş olan miskin akşam balkonda pilav ile tavşanı yiyen komşularını görünce çok içerledi. Ses çıkarmadı eve gitti küfürler etti giden gelmiyordu artık vazgeçti tavşandan ama onun yenildiğini öğrenmesi biraz içini rahatlatmıştı. Bu sırada osmana takıldı gözü küfür ederek geziyordu. miskini görünce koşarak geldi. "Abi adamlar bir parça tavşan vermediler. O kadar dolandım etrafında ama kimse umursamadı beni" diye dert yanmaya başladı hemen. miskin osmanın bu kendini bilmez cümleleri karşısında tepkisizce onu dinledi ve pek aldırış etmedi duruma. " Boş ver " dedi sadece.<br />
Bu sırada şapkaya tavşan yerine osmanı koymayı düşündü miskin. Koşarak şapkayı bıraktığı yerden aldı eve geldi osmanı buldu. Biraz zor oldu ama buldu nihayetinde. Ölçtü biçti osmanı şapkaya sığdırdı. Provalarda bir sorun çıkarmayan osmanı da alan miskin ertesi gün aynı masaya gidip aynı hareketleri yapmayı planladı.<br />
Ertesi gün yine umarsızca olay yerine gelen miskin şapkayı tekrar çıkarıp önüne koyduğunda bu kez meraklı kalabalık "bu sefer ne olacak " diye sabırsızca bekliyordu. miskin şapkayı önüne koydu ve içinden osmanı çıkardı. miskin osmanı kandırmak için değişik alkollü içeçekler ikram etmiş olduğu için osmanın rahatı yerinde yatıyordu. Rahatını bozan miskine ve kalabalığa çıkışan osman tekrar şapkaya geri dönmüş ve şekerlemesine devam ediyordu. Bunun üzerine kalabalık dağıldı miskin de osmana " iyice yatak belledin lan şapkayı yürü git " diye atar yaptı.<br />
Osman ağır kanlı bir şekilde kalkıp giderken miskin şapkayı önüne koyup " bunun içinden ne çıkarsam " diye düşündü.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-85970199344842856742011-08-19T00:17:00.000+03:002011-08-19T00:17:20.388+03:00Bak şimdi<br />
fecr suresinin 18. ayetinde : velâ tehâddûne ‘alâ ta’âmi-lmiskîn(i) "miskinleri* doyurmayı teşvik etmiyorsunuz".<br />
<div><br />
</div><div><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/u76aKx4ELhc?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div><div><br />
</div><div>Ayıp değil mi sizin yaptığınız. Aklıma gelmişken iş yok, çok yalnızım lan! </div><div><br />
</div><div><br />
</div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: x-small;">*Arapçada miskin yardıma muhtaç anlamı taşır</span></div>miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-75578044931709723242011-08-13T00:26:00.001+03:002011-08-13T00:42:29.704+03:00Ah Bu Şarkıların ...Çoktan unuturdum ben seni çoktan. ah bu şarkıların .....<br />
Ben de unuturdum ama şarkılar benim unutmama engel. Unutamıyorum o güzel günleri, ne güzel kırlarda koşup oynaşırdık. Yeşilçam filmleri gibi gözümün önünde her zaman. O ceylan gibi sekerek koşturman. O nasıl koşuş allah aşkına. Gülmekten kendimden geçtiğim anlardı. Sırf öyle ayakların yan basarak koştuğun için yakalayamazdım seni uzun süre. İnsan gülerken koşamıyormuş sen bana bunu öğrettin unutulmayan. Yoksa sen kaçacaksın ben kovalıcam bu en fazla 5 saniye sürerdi. Senin o kaçışını görseler yanında Bolt kadar hızlı olduğumu görürdü herkes. Salak salak koşturup ağaçlara yaslanıp romantizmin doruklarına çıkmaya çalışmana ne demeli. Ormanda şu yaptığına bak beni mangalın başından ayırdığın için hep yanık yedik o köfteleri, kanatları, butları. Şimdi şarkılar değil de yanık köfteler hatırlatıyor seni bana. Hep o yeşilçamda Tarık Akan'ın oynadığı filmlere özenirdin ne zaman pikniğe gitsek. İffet filmi de yeşilçamın nadide eseridir desem kıyamet kopardı ama. İşine geleni seversin sen ürkek ceylanım. Şimdi dön nolur diye yalvarmak vardı ama kim olduğunu bilmiyorum tanımıyorum seni.<br />
Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum. Yoksa ben böyle olduğum için gelir bahar. Ayrıca bunun konuyla ne ilgisi var. Bahar kim? Sevmezsin Bahar'ı biliyorum aslan yemi ceylanım. İlkokuldan arkadaşın. Lisede de aynı sınıfa düşmüştünüz hani. Hep kıskanıyordun onu sebepsiz yere. Ne yapsa kötüler kendin bir halt yapayım demezdin. Ekmek elden su gölden yaşardın hep. Ödevlerini tenefüslerde onun defterinden geçirirdin hep. Sonra da kötülerdin. Hatırlarmısın bir keresinde seni derste göt etmişti. Sen de hakettin ama deyince benle iki hafta konuşmadın hani. Ergen triplerinden bıktığım o iki hafta ne iyi gelmişti. Sonra Bahar ile konuştuğumu görünce kıskançlık krizine girip tekrar gelmiştin yanıma. Sahi niye geldin lan. Gelmeseydin şimdiye bu pişmanlıkları yaşıyor olmazdım be ak gerdanlı ceylan.<br />
Senle ilk sinemaya gitmiştik hatırlıyor musun. ... Yok nereden hatırlayacaksın dün ne yediğini bilmezdin ki sen. O bilet gişesinde duran ablayı hatırlamadığını adım gibi biliyorum. O yüzden sormuyorum. Keşke onun sözünü dinleseydim. "İki bilet, öğrenci" diye başlamıştı muhabbetimiz pek uzun da sürmedi zaten. Bununla mı izleyeceksin bence sen bunu yeşilliğe sal gitsin demişti abla. Hiç ses çıkarmadım bozuntuya da vermedim. Kadın bir bakışta senin kim olduğunu anlamıştı da ben anlamazlıktan geldim ya o kadar sene. Kızıyorum kendime, gülüyorum şimdi. Bende de varmış bir mallık hep sana yüklenerek haksızlık etmek istemem. Zaten bir kelime söylemeye kalksam ağlar küser, sonra gelir barışırsın. Yahu küstün madem git be kardeşim iki dakikaya neden geri geliyorsun. Ağzımın tadını bozuyorsun.<br />
Motorsikletim vardı onu kıskanmıştın en son. Çok canımı sıktın o zaman yine ses etmedim belli bir süre ama o son triplerinden sonra kararım kesindi. Bir gün motor kadar bile değerim yok derken haklıydın. Yoktu gerçekten. Motor beni bir yere götürüyor en basit anlatacak olursak ama sen beni hep dibe çekiyorsun korkudan su içmeyi de beceremeyen ürkeğim. Babanın tayini çıksa da gitseniz diye yaz boyu dua ettim, camiden çıkmadın senin yüzünden imana geldim. Senin aklın hala bi yerlere gelmedi ya. En çok o yaz hiç bir şey yapamama üzülüyorum. Hadi bırak onu da yaz boyu o kadar dua etmeme rağmen okulun ilk günü o salak koşuşun la yanıma koşman yok mu üzüntüden ağladım içten içe.<br />
Şimdi kimse yok hayatımda sen ne yapıyorsun yaşıyormusun. Şaka lan bana ne ne yaparsan yap. Hadi ben kaçar.<br />
<br />
Dipçik not: Bu yazıdaki kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. Ormanda mangal yapıp şarap içmek ve ardından halı saha maçına gitmek varken o güzelim ergenliği böyle harcayıp gittiğimi düşünmenizi istemem.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-35240117067528135022011-08-11T21:33:00.000+03:002011-08-11T21:33:12.435+03:00Sweet Çaydanlık Bugün yeni çaydanlık aldım çok iyi anlaştık kendisiyle. Benim kanım kaynadı hemen o da suyu kaynatınca<br />
çay pişmiş oldu. Çay içtik, sigara içtik derken kafamız güzel olmaya başladı. Fincan da kendini dışlanmış hissetiğini söyledi. Üzüldüm "lan oğlum" dedim "sen böyle yaparsan ben kime dert anlatacam senin yerin ayrı hiç alınıp gücenme bak çaydanlık iyi birine benziyor sen de anlaşacaksın onunla benimseyeceksin onu" dedim. Tamam dedi muhabbete daldık. Laf lafı aştı derken konu çayı kaç şekerli içersine geldi. Nereden geldi ben de bilmiyorum ama geldi işte.<div> Çaydanlık ben demliğe bir tane atıyorum çay demini iyi alsın diyemidir nedir bilmiyorum ama alıyorum bir tane işte laf olsun. Fincan da ben bilmem sahibim bilir diyerek noktayı koydu. Ben yorum yapmaktan ve konuyu tartışmaktan uzak durdum tabi. </div><div> İlerleyen zamanda bu şekilde benzer konular muhabbetler arttıkça ortam sıkıcı bir hal alıyordu. Çaydanlık ve fincan olduk iyi anlaşmış birbirlerine fıkralar anlatıp, gülüp eğleniyorlardı. Sanki demin bendim ağız burun eğen çaydanlığa şu fincanın haline bak arkadaş. Kepazelik resmen ağzını ayıra ayıra gülüyor. Çaydınlıkta fincan güldükçe basıyor fıkrayı, veriyor espriyi ortamı gevşektikçe gevşetiyor. Bu durum belli bir zaman sonra sinir olmama neden oldu tabi. Sigaram ve ben hiçe sayılmış bir kenarda oturduk onları izliyoruz. </div><div> Sonunda dayanamadık artık çaydanlığı mutfağa bırakmak zorunda kaldım. Fincanı da aldım elime yaktım sigaramı ve sessizliğin verdiği inanılmaz haz ile çayımı sigaramı içtim.</div>miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-33428403398959161942011-08-11T09:17:00.001+03:002011-08-11T15:12:35.954+03:00Kırık NotlarÖn Bilgi: Ajandamda karalamış olduğum birkaç yazı not, şiirimsi değişik öğeler içeren bir kaç yazı buldum işte bunlar onlardan başka bir şey değil.<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">I</span></b></div><div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span">Rüzgar</span></div><div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span"><br />
</span></div><span class="Apple-style-span"> Rüzgar ne taraftan eserse yüzümü o yöne çevirirdim eskiden. Saçlarım epey uzundu ve rüzgar onlara bir sevgilinin elleri gibi dokunur ve tarardı.</span><br />
<span class="Apple-style-span"> Şimdilerde yine rüzgara dönerim yüzümü her estiğinde. Bazen bir gerçek oluyor suratımda patlatıyor şamarını . Çoğu zaman ise yağmur sonrası toprak kokusunu, deniz kenarında yosun kokusunu getiriyor burnuma. </span><br />
<span class="Apple-style-span"> Yine bir rüzgar esti geçen gün. Çevirdim yüzümü yine ona karşı ama hiç bir şey yoktu. Ne burnumda bir koku, ne suratımda bir şamar, ne de saçlarımı okşayan hafif bir el. Sanırım bu sefer yalnızlığımı getirdi bana. Ne görebildiğim bir şey var, ne de hissettiğim bir şey. Sadece bir anlık esinti ve ben. Anlamsızdı rüzgar ben gibi.</span><br />
<span class="Apple-style-span"> Şimdi rüzgarsız bir denize yelken açıyorum ilerleyebileceğimi zannetmiyorum ama bekliyorum rüzgarı bu sefer beni götürmesi için.</span><br />
<span class="Apple-style-span"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span"><br />
</span><br />
<div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><b>II</b></span> </span></div><div style="text-align: center;">Hediye </div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;">Bir hediyedir bu benden sana</div><div style="text-align: center;">Ne ilk ne de son olacak</div><div style="text-align: center;">Al bütün kederimi hediyem olsun</div><div style="text-align: center;">Ver bütün ümitlerimi </div><div style="text-align: center;">Ya da onlar da kalsın</div><div style="text-align: center;">Hediyem olsun </div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><b>III</b></span></div><div style="text-align: center;">Oldu o zaman </div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;">Aşk kapına dayandıysa ne çare</div><div style="text-align: center;">Bütün acı şarkılar aşkı anlatır ve</div><div style="text-align: center;">Şarkılardan kaçış yoktur</div><div style="text-align: center;">Bütün sözler yüreğine dokunur</div><div style="text-align: center;"><br />
</div><div style="text-align: center;">Kafanda deli sorular</div><div style="text-align: center;">Binlerce dansöz var</div><div style="text-align: center;">Naber lan hıyar</div><div style="text-align: center;">Oldu o zaman ben kaçar</div><br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><b>IV</b></span></div><div style="text-align: center;">Halüsinasyon</div><br />
Halüsinasyon gördüm iki gün önce çok acayip güzel oluyor. Sen de bi bak istersen. Çok güzel lan denemeye değer. O değil de Ulan halüsinasyon bile gördüm seni hala göremiyorum. Nerdesin lan !miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-42395865881104777402011-08-10T10:34:00.000+03:002011-08-10T10:34:03.395+03:00Oyuna Geldik Oyuna getirdiler bizi sevgili Kalamışlılar. Halbuki biz bir tatlı huzur almaya gelmiştik ama kendimizi Münir Nurettin Selçuk Caddesinde king oynerken bulduk. Aslında ben amaçsız gezintiden yanaydım ama önce oturalım bir çay içelim dediler.<br />
Şimdi mevzu çay olunca sevgili idaeltepeliler ben dayanamam her zaman çay içmeye müsait ve istekli bir bünyem olduğu için bir çay ısmarlayarak beni kandırmak mümkündür. Çay içerken cebimden çıkardığım samsun 216 yı yakacak bir ateş aradım ama bu dallamalar çay içiyor da sigara içmiyor." Lan" dedim "onun tadı öyle çıkar mı? Üç yıl fazla yaşarız belki diye şu yaptığınıza bakın amacınız nedir ki sizin. Yeşilayın bile bir amacı vardır para kazanmak gibi peki ya sizin. Yok. Olmaz tabi yarın sigaraya başlıyorsunuz ben de sizden otlanıyorum bundan sonra en azından bana yararanız olur bak." diye iyice telkin ettim sevgili yol arkadaşlarıma.<br />
Bu dengeden yoksun gruptan bir arkadaş çıkıp " eee napıyoruz " diye sormaya başlayınca. " Oturduk çay içiyoruz iki dakka keyif yapıcaz sonra gideriz ne var lan" diye çıkıştım. " Ya ben king falan mı oynasak demiştim aslında" deyince diğer iki dengesiz hemen bu fikre kapılıp üzerimde yoğun baskı oluşturmaya başladılar.<br />
Sağlı sollu ataklar ile beni yıldırmaya çalışan 3 dengesiz ile nasıl başa çıkacağım konusunda hiç bir fikrimin olmayışı beni kaçınılmaz sona doğru sürüklerken birinin " ağa kanlı oynayalım " demesi beni son derece heyecanlandırdı. Zira üniversite yıllarımı bu konuda yüksek öğrenim alarak geçirdiğim için bu üç şahısın beni eğlendirebileceğini düşündüm.<br />
Hemen bir deste, yaz-boz derken hızlıca oyuna konsantre olmak için bir çay daha söyledim. Her boş bardağı almaya geldiğin garson "bir daha, bir daha" iyice kaptırdım kendimi. Oyun istediğim şekilde giderken bana gelen cezanın önemi yoktu hepsini oynarım önemli olan kağıt takibini sıkı yapmak. Stratejik hamleler ile kapalı oyunum ile rakiplerime yani şu 3 herife gereken dersi verdim. Hesabı ödemeye giden boynu bükük 2 kişi görünce çay ile birlikte sigarama asıldıkça asıldım. Hesabı ödeyen kardeşlerim " lan ne kadar çok çay içmişin " diye yakarsalarda onlara " siz de tost yediniz kola içtiniz o kadar aynı yere varır. " diye tesellide bulundum. Sonunda kalkıp giderken ben dahil herkes oyuna geldiğini düşünüyordu.<br />
Oyuna geldik sevgili suadiyeliler.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-60897189729693662042011-08-09T01:04:00.000+03:002011-08-09T01:04:39.866+03:00Bilmem ?- saat kaç ?<br />
- bilmiyorum.<br />
- saat kaç ki ?<br />
- bilmiyorum bana sormak yerine saate bakıp öğrenebilirsin<br />
- çok geç olmuş mudur?<br />
- olmuştur.<br />
- niye saat kaç ki geç olsun<br />
- bilmiyorum ama ilk sorduğundan bu yana 2 dakika geçmemiştir.<br />
- ilk ne zaman sordum ki ?<br />
- biraz önce<br />
- o zaman cevap vermedin ki<br />
- bir cevabım oldu 'bilmiyorum' dedim<br />
- o cevap değil ki<br />
- tam olarak bir cevaptı<br />
- sana saati sorduğumda bana saatin kaç olduğunu söylersen cevap vermiş olursun ama sen bilmiyorum dedin<br />
- bak ne güzel söyledin bilmiyorum<br />
- neden saate bakmıyorsun o zaman<br />
- saatim yok ayrıca öğrenmek istediğim zaman telefonuma bakabilirim<br />
- ee baksana o zaman<br />
- öğrenmek isteyen ben değilim sensin ve sen bakarsan telefonuna saati öğrenebilirsin<br />
- sen neden bakmıyorsun ?<br />
- saatin kaç olduğunu merak etmiyorum ve herhangi bir işim de yok iyiyim böyle<br />
- ama benim geç kalmamam lazım<br />
- bence de geç kalma<br />
- ama saat kaç bilmiyorum<br />
- ben de<br />
- o zaman baksana saate kaçmış<br />
- çok geç<br />
- nasıl<br />
- saat geç oldu diyorum<br />
- nerden biliyorsun<br />
- hissediyorum<br />
- kaç gibi hissediyorsun<br />
- geç olduğunu hissediyorum o kadar<br />
- çok geç olmadan gitmeliyim<br />
- git<br />
- tamam o zaman ben gidiyorum<br />
- yolu biliyorsun bye bye<br />
- görüşürüz gittim ben<br />
- hala burda mısın ?<br />
- ...miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7193167406660821731.post-4876143980721117692011-08-05T00:35:00.000+03:002011-08-05T00:35:42.457+03:00Kavga Etmeden Dövüşelim Bir nevi fayt kılap yani sevgili Grekliler. Şimdi nasıl yapacağımızı anlatayım önce semizotunu iyice yıkayıp parçaladıktan sonra süzme yoğurdumuzun üzerine katıp karıştıracağız üzerine de zeytinyağı gezdirdikten sonra işlem tamamlanmış olacak. Soğuk servis etmekte fayda var. Dilimlemiş olduğumuz kavunu da buzdolabından çıkarıp masaya getirdiğimiz zaman tek eksik bir büyük olacaktır. Onu da nereden tedarik edeceğiniz beni ilgilendirmez. Ben yememe içmeme bakarım. Fonda rast perdesinden bir kürdilihicazkar makamında ben seni ellerin olsun diye mi sevdim çalıyorsa bu sofrada muhabbet var demektir. Sofraya hemen kurulun gelin dostlarım.<br />
Kavga yok demiştik bakın gerçekten yok. "Bakın lekeden eser yok." Kıvamında reklam içeren cümle ile nereye varacağımı ben de bilemiyorum ama gerçekten yok işte. Dövüşmeye ne dersiniz o zaman. Eskinden köpek dövüşleri olurdu köyde sonra yasaklandı amaçsızca dövüşüyorlar falan bizde izleyip korkardık. Şimdi hayvansever biri gibi konuşabilirim ama o da sıkıcı olur zaten biliyorsunuz hayvan sevgimi. Önce kendimden başlar bu sevgim.<br />
Sofradan ayrılmayalım sevgili yolcu kardeşlerim. Hepinizin yolu uzun farkındayım ben burada beklerim sizi siz dönene kadar ama dönmeyecekseniz de haber verin boşuna bekletmeyin yormayın beni. Giden bir çok halkım geri dönmedi bana ama biliyordum o yüzden beklemedim umut etmedim rahattım. İşte beklediğim zamanlarda hep bir büyük geldi sofraya. O bitti öbürü geldi. Nice büyükler geldi geçti bu sofradan da biz hiç eksilmedik sevgili dostlar. Yolunuz açık olsun.<br />
Gün ağarmak üzere topladı sofra. Güneşi bekler olduk o gelince rahat uyurduk hep. Batışına bazen yetişirdik bazen kaçırırdık ama bize doğması yetiyordu. Güneşin doğuşunu sevgilinin geri gelmesi gibi bekledik çoğu zaman hep doğudan doğardı güneş. Biz sevgiliyi kuzeyden bekledik hiç doğmadı. Her güneşin doğuşu bir o kadar heyecanlı bir o kadar umutsuz kılardı bizi. Hiç bir zaman kuzeyde görmedik güneşi. Sevgili bizim Kuzey güneşimiz oldu zamanla hiç gelmeyeceğini bildiğimiz halde beklemek gibi. Sofra güne doğru ağırlaşırdı hep o yüzden. Hiç kavga etmezdik.<br />
Hep dövüşürdük acı kaderimizle hep yenilirdik. Hep susardık ve hep ağlardık. Hiç havga etmez. Hiç bilemezdik, anlayamazdık ve anlatamazdık çoğu zaman.miskinhttp://www.blogger.com/profile/09738912353487429565noreply@blogger.com4