2 Ocak 2016 Cumartesi

#yüzük


Çember, daire, halka, dünya...
Ne dersen de.
Nerede başlıyor?
Nerede bitiyor? Var mı cevabı?
Yok değil mi...

Yok işte zorlama.
Ne zaman doğdun?
Ne zaman öleceksin?
Bu döngü ne zaman bitecek?
Yok değil mi hala bir yanıt.
Peki ya hayat?
O da öyle değil mi...

      Dolunay vurmuş bir ırmağa ve yansıyan ışıkla ormanı aydınlatır. Ormanın aydınlığı sincaba yol gösterir. Oysa baykuşun bu aydınlığa ihtiyacı yok. Benim aydınlığım sana karanlık oluyorsa neyleyeyim o aydınlığı der mi sincap? Baykuş sincaba sen yoluna git ben beklerim der mi ?
 
      Diyemiyorlar hiç birini. Çünkü devam etmek zorunda bu döngü. Hayatın kuralı!
Hayat = döngü ya da bir "ring" sen ne dersin bilemem.

      Ben de bilemem ne başlangıcı, ne de biteceği yeri. O yüzden hep ortasındayızdır. Başlasın bu döngü diyen biz değildik. E tabi bitsin diyecek de değiliz. Bitecek biliyoruz, başladığı gibi...

      Biz bu çemberin içindeyiz ya da üzerinde her neyse, dönüyoruz durmadan.
 
      "Feleğin çemberi" 'inden geçen ustalar bu hususta çokça laf ettiler. Bir sonuca varalım istedik ama olmuyor.

     Sonuç olarak bu döngüde " Evvelim sen idin, ahirim sensin " demek. Bize bir yüzüğün hikayesini anlatabilir belki.

     Ben biraz zor anlatırım....

Hiç yorum yok: